Derleyen: Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr – ABD’deki Oregon sahilinde gün herkes için normal başlamıştı. Ta ki sahildeki görevliler dev, ölü bir balina bulana kadar. 14 metre uzunluğunda, yaklaşık 8 ton ağırlığında ve çürümek üzere olan bir ispermeçet balinası görenleri hayrete düşürdü. İlk başta sahildeki bu koca balinayla ne yapılacağını kimse bilmiyordu. Yetkililer insanların balina leşine tırmanmaya başlamasından hatta balinanın insanların üzerine düşmesinden endişe duyuyordu. Bir an önce çözüme kavuşması gereken mesele için kolları sıvayan yetkililer, adlarının tarihe kara bir şekilde yazılmasına sebep olacak bir çözüm bulmuştu.
DEV BALİNA YARIM TON DİNAMİTLE HAVAYA UÇURULDU
Yardımcı Bölge Karayolu Mühendisi George Thornton’ın tarihi bir karar vermesi gerekiyordu. Çünkü kamuoyunun tepkisi büyüyor, olayın tuhaflığı karşısında herkes bunun bir spekülasyon olduğunu iddia ediyordu. Halk arasında olayın kurmaca olduğu dedikoduları yayılsa da kaydedilen video kayıtları, o dönemin TV kanalları ve en önemlisi orada bulunan görgü tanıkları her şeyin korkunç bir gerçek olduğunu kanıtlıyordu. Florence Plajı’ndaki dev ölü balina, Oregon yetkililerini tuhaf bir çıkmaza sokmuştu. Krizi çözmek için binbir türlü yol düşündüler. İlk olarak balinayı gömmenin işe yaramayacağından korkuyorlardı çünkü çürüyen etin pis kokusu kısa süre sonra ortaya çıkacak ve çevreye büyük bir rahatsızlık verecekti.
Kesikler atarak metan gazını hafiflettikten sonra leşi parçalara ayırmak mümkün olsa da kimse bunu yapmaya istekli değildi. Bu yüzden bütün fikirler göz önüne alındı ve George Thornton, herkesi hayrete düşüren bir fikir önerdi: Sahile vurmuş dev balinayı yarım ton dinamitle havaya uçurmak. Thornton, tartışmaya açık bu çözümünü öncelikle ABD Donanması’ndaki mühimmat uzmanlarına danıştı. Sonuçta kullanacağı patlayacılar, hayati önem taşıyan ciddi patlayıcılardı. Nihayetinde herkes Thornton’ın bu fikrini kabul etti. Ekip teknik olarak hazırlıklarını tamamladı. Doğru miktarda patlayıcı toplandı ve dev balinaya yerleştirildi. Bu kısma kadar her şey tamamdı çünkü herkes patlayan ölü balina parçalarının okyanusa doğru fırlamasını umuyordu.
Üstelik patlamadan sonra martıların ve diğer leşçillerin gelgitle sürüklenmeyen balina etini yiyebileceğini düşündüler. Patlama günü geldiğinde Thornton, tüm izleyicilerin leşten yeterince uzakta kalmasını sağlayabileceğini düşünüyordu ancak balina parçalarının ne kadar uzağa fırlayabileceği hakkında hiçbir fikri yoktu. Öte yandan, muhabir Paul Linnman patlayan balinayı haber yapma görevini aldığında hiç heyecanlı değildi. Çünkü ona göre oldukça sıkıcı bir olaydı. Bu haber kendisine verildiğine hiç mutlu olmadı, hayal kırıklığına uğradı ve önce görevi reddetti. Linnman, “‘Ben burada harika haberler yapıyorum, bu iş için başka birini gönderin’ dediğimi hatırlıyorum. Ancak sonra patlayıcı kullanılacağını öğrendim ve ‘Tamam, habere gidiyorum’ dedim” diyerek yaşadıklarını anlatmıştı.
BÜYÜK ET PARÇALARI YAĞMUR GİBİ YAĞDI
1970 yılının 9 Kasım sabahı geldiğinde sahilde balina patlatılacağını duyanlar sahile akın etti. 20 kasa kadar patlayıcı balinaya yerleştirildiğinde herkes heyecanla az sonra olacakları bekliyordu ve başlarına geleceklerden habersizdi. Patlama yapıldıktan yaklaşık 20 saniye sonra insanlar bir anda sağa sola kaçışmaya ve çığlıklar atmaya başladı. Çünkü gelen izleyiciler, patlayan et parçalarının 30 metre yüksekten kendilerine doğru fırlayacağını tahmin etmiyordu.
Etler, yağlar ve balinaya dair her şey gökyüzünden yağmur gibi insanların üstüne yağıyordu. Yetkililer saçılan parçaların lokma büyüklüğünde olayacağını düşünmüşlerdi ancak gökten yağan bu parçalar yetkililerin beklediği gibi değildi. Martıların yiyebileceği küçük parçalar yerine, gökyüzünden devasa balina eti parçaları yağdı. Üstelik patlama olur olmaz etrafa korkunç bir koku yayılmaya başladı. Birçok kişi çığlıklar atarak koşturuyor, aynı zamanda kokuya dayanamayıp kusuyordu. Orada bulunan birçok kişi üstlerine sinen et kokusuyla haftalarca mücadele etmek zorunda kaldı, herkesin cildi ve üstündeki kıyafetler et parçalarından yapış yapış oldu. Kimsenin canına zarar gelmese de parçaların her biri bir arabayı ezebilecek kadar ağırdı.
Öyle ki olay esnasında etrafa saçılan etlerden biri etraftaki bir arabanın üstüne düştü. Düşen et parçasıyla araba hurdaya çıktı. Neyse ki Oregon eyaleti araç sahibine, arabasını değiştirmek için gereken ücreti ödedi. Sonuç olarak bu felaket olay, bir balinayı kamusal alanda havaya uçurmanın uygun olduğuna inananlar için büyük bir ders oldu. George Thornton için patlayan balina olayı, 84 yaşında ölene kadar alnında kara bir leke olarak kaldı. 1970’te işe yaracağından yüzde 100 emin olduğu planın başarısızlığı hayatının geri kalanında hep utandırdı.
’40 YIL SONRA BİLE KOKUSU BURNUMDAN GİTMİYOR’
Yaşanan elim olay o günden sonra Oregon’daki yetkililere ters oldu. Oregon Eyaleti bu olaydan sonra kolayca çıkarılamayan leşleri gömmek için bir politika uygulamaya koyuldu. Bu tür patlamalar bugün de devam ediyor ancak balinalar önce denize çekiliyor. Temmuz 2020’de yani Oregan eyaletinde gerçekleşen olaydan yarım yüzyıl sonra Florence sakinleri anıt parkı yapılması için oy kullandı. Yeni parkın ismini belirlemek için yapılan bir ankette, ‘Patlayan Balina Anıt Parkı’ 856 oydan 439’unu aldı. Yıllar içinde yönergeler ve bakış açıları değişmiş olsa da o gün orada haber yapmak için bulunan Paul Linnman yaşananları sanki dünmüş gibi hatırlıyor. Linnman 2010 yılında verdiği bir röportajda yaşadıklarını, “40 yıl sonra bile hala hatırlayabiliyorum. Düşündüğümde, kokusu hâlâ burnumdan gitmiyor” diyerek anlattı.
Ölü balinalarla başa çıkma yöntemleri 70’lerden beri gelişmiş olsa da dev memeliler zaman zaman kendiliklerinden de patlayabilirler. Kıdemli bir bilim insanı olan Michael Moore, “Çürüyen bir balinada kendiliğinden patlama riski her zaman vardır. Çürüyen vücut parçalarından gelen gazlar, elastik yağın altında biriktiğinde, balon gibi patlar” dedi. Bunu önlemek için Moore gibi deniz uzmanları, gazı yavaşça dışarı atmak için karın boşluğunu bir bıçakla deliyor. Balina bombası etkisiz hale getirildikten sonra plaja gömülebilir, doğranıp çöplüğe götürülebilir veya denize sürüklenebilir. Moore, son seçeneğin genellikle çok fazla zaman aldığını, masraflı olduğunu ve parçaların daha sonra plaja geri dönme ihtimalinin her zaman olduğunu söylüyor.